Savunma sanayimizin vitrini olan IDEF Fuarı'nın gelişmesi elbette sevindirici. Ama bölgemizde artan güvenlik sorunlarına paralel olarak ortaya çıkan bu büyümeye karşı diğer tüm sektörel fuarlardaki kayıpların artması da can sıkıcı bir durum.
Sektörel fuarlardaki daralma yalnızca güvenlik kaygıları ile azalan yabancı katılımcı ve ziyaretçiler sebebi ile değil elbette. 15 Temmuz'un ardından OHAL çerçevesinde yaşanan gelişmelerin, ülke dışında yapılan kara propaganda etkisi ile demokrasi dışı eylemler olarak nitelenmesi ve buna bağlı olarak batılı devletler ile yaşadığımız gerilim, fuarları etkileyen bir başka faktör olarak ortaya çıkıyor.
Olumsuz gelişmeler bununla da sınırlı değil. Referandum sürecinde ülke içinde oluşan siyasi tansiyon ve belirsizlik ortamı uzunca bir süre yatırım ortamının bozulmasını, dolaylı olarak da fuarları etkiledi. Referandumun sona ermesi ile siyasette tansiyonun düşmesi beklenirken ortaya çıkan sonuçların meşruiyeti konusundaki tartışmalar ekonomideki kara bulutların dağılmasını geciktirdi.
Ülkemizde durum böyle iken dünyada durum pek de farklı değil aslında. Hemen tüm batılı ülkelerde milliyetçi akımların yükselişi ırkçı partilerin popülaritesini yükseltirken mevcut iktidarlar istemeseler de milliyetçi ve ırkçı söylemlerle bu iştahın önünü kesmeye çalıştılar. Velhasıl tüm dünyada çalan savaş davulları ekonomileri olumsuz etkilerken savunma harcamalarını artırdı.
Bu gelişmeler ışığında gezdiğim IDEF Fuarı her Türk vatandaşı gibi göğsümüzü kabarttı. Neredeyse tüm savunma sanayi firmalarımızın dünyadaki benzerleri ile yarışan ileri teknoloji ürünleri ile ilgili edindiğimiz bilgiler bizi çok mutlu etti. En çok önemsediğim ve dikkatimi çeken husus; düne kadar terörle mücadeleyi zorlaştıran ve imkansız kılan pek çok problem, geliştirilen teknolojiler sayesinde giderilmiş durumda. Daha az can kaybı ile daha çok netice almayı mümkün kılan silah ve araçları başka hiçbir devletin teknolojisine ihtiyaç duymadan üretebiliyor olmamız son derece önemli.
Bu ortamda ihtiyacımız olan tek şey toplumsal barış olarak karşımıza çıkıyor. Enerjimizi birbirimizi yıpratmak için kullandığımız sürece hiçbir teknoloji bize yardımcı olamaz. Bu barış ortamı her alanda olduğu gibi fuarcılık alanında da gerekli. Ben de siz fuar severlerin huzurunda üstüme düşen çağrıyı tekrar yapmak istiyorum. Fuarları bölmek için değil büyütmek için çalışalım. Bu çağrımızın muhatabının kim olduğunu merak edenler için söyleyeyim. Fuarcılığımızın aşağıya doğru ivmelendiği şu ortamda başta TOBB olmak üzere tüm fuarcılık camiası isteyerek veya istemeyerek maalesef bu hatanın bir parçası haline gelmiş durumda.
Bol katılımcılı, nitelikli ziyaretçili fuarlar diliyorum.
Saim Bozdemir'in Diğer Yazıları