Fuarcılık kabaca; fuar alanı sahipleri, organizatörler, katılımcılar üçgeninde gerçekleşen bir olgudur. Türkiye'de bu üçgenin doğru kurgulanmamış olması fuarcılığımızın yapısal sorunlarının gerçek nedenini oluşturur.
Güçler ayrılığı diyebileceğiniz bu üçgende fuar alanı sahipleri aynı zamanda organizatör olabildiğinden yalnızca organizatör pozisyonunda olan firmalarla aralarında haksız rekabet oluşmakta ve alanı kontrol eden güç lehinde bir pozisyon doğmaktadır. Hele hele İstanbul'daki kısıtlı fuar alanı nedeni ile organizatörlerin fuar alanı yönetimleri ile iyi geçinmesi adeta bir mecburiyettir.
Peki bu sorun nasıl çözülebilir? Gerçek çözüm yolu üçgenin her köşesini birbirinden ayırmak ve müstakil hale getirmektir. Fuar alanını işleten kurum aynı zamanda fuar organizatörü olamamalıdır. Bu alanlar, organizatörler karşısında bağımsız kurumlar tarafından yönetilmelidir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN'ın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz KOCAOĞLU'na FUAR İZMİR'i özelleştirmesini tavsiye etmesi devletimizin bu problemi göremediğinin en yüksek perdeden teyididir. Özelleştirme güzeldir ama her özelleştirme hayırlı olmayabilir. Bize göre fuar alanlarını ya bağımsız kuruluşlar işletmeli veya devletimiz, alan işleten kuruluşlara tahsis sağlarken fuar organize etme yetkisini vermemelidir.
Örnek vermek gerekirse dünyanın tartışmasız en önemli fuar ülkesi olan Almanya'da fuar alanları belediyeler, sanayi odaları ve kenti temsil eden pek çok sivil toplum kuruluşunun ortağı bulunduğu bağımsız oluşumlar tarafından yönetilmektedir. Bizim ülkemizde fuar alanı sahibi değilseniz düzenlediğiniz fuar haksız rekabet şartları nedeni ile, fuar alanı sahibi olan firmaların kontrolündeki şirketlere geçebilir. Ancak tersi neredeyse mümkün değildir.
Baştan başa haksız rekabete sebep olan bu durum fuarcılığımızı geri götürmektedir. Alan işletmecisi birbirinden çok farklı olan bu iki konuya odaklanma sorunu yaşamakta ve yeterince alaka göstermeden hazırlanmış pek çok fuar ortaya çıkmaktadır. İşin kötü tarafı fuar alanını kontrol eden firmalar düzenledikleri bu başarısız fuarlar için hiç bir bedel ödememektedirler. Nasılsa yer kendilerinindir ve boşa giden herhangi bir kaynak yoktur. Harcanan üç beş kuruş, fuarda yer alan üç beş firmadan karşılanabilmektedir.
Maksadımız sistemdeki bozukluğa dikkati çekmekten ibarettir. Yoksa asla kimseyi yargılamak değildir. Öylesine bozuk bir sistemin içindeyiz ki mağdur durumundaki organizatörlerin hemen hepsi kendilerinde Kral Çıplak diyecek cesareti maalesef bulamamaktadırlar.
Saim Bozdemir'in Diğer Yazıları