Tarih : 15.08.2022 - 17:48

Bu yazıyı yazmak için 12 ay bekledim !

 

Eylül 2021,  Fuarcılık sektörünün solunum cihazından çıktığı bir dönem olarak hatırlanacaktı. Tam 17 ay istisnalar hariç hiç fuarın yapılmadığı pandemi döneminin ardından ardarda gelen fuarlarla fuarcılık sektörü hayata dönmüştü. Fakat sektör bileşenleri, hastalığı yenen tüm bünyelerin yaşadığı halsizlik ve güçsüzlük içindeydi. Sadece organizasyon tarafı değil, başta dekorasyon olmak üzere tüm yan sektörler uzun işsizlik döneminde elindeki maddi kaynakları ve önemli miktarda işgücünü yitirmişlerdi. Fuarlarda yer bulunamıyor, açılan fuarlarda ziyaretçi rekorları kırılıyordu. Hem katılımcı hem ziyaretçi cephesinde fuar açlığı her halinden belli oluyordu. Pandemide basılan paralar tüketimi coşturmuş, imalatçı ve ithalatçılar, gürül gürül akan pınardan doldurmak için fuar katılım tekliflerine tereddüt etmeden onay vermekteydi. İşler tıkırında gözüküyordu ama aslında hiçbir şey normal değildi. Maliyetler patlamıştı, fiyatlar hem kur hem enflasyon etkisiyle şişmişti. İş çoktu ama hammadde yoktu veya yok satıyordu. Bir süre sonra bu fiyat artışları sert bir durgunluğa neden olmalıydı. Kitapta öyle yazıyordu ama başta gayrımenkul olmak üzere halen herkes mal alma yarışındaydı. FED faiz arttırmakta ve bilanço küçültmekte agresif olamazken, içerde ise faizi hiçbir dönemde olmadığı kadar düşük tutma stratejisi ve yaklaşan seçimler, iç piyasada hemen her malı yatırım aracı haline getirmişti. Ev alamazsam bari araba alayım psikolojisi sıfır arabadan pahalı ikinci el arabayı almayı düşünen absürd yatırımcı davranışlarına neden oluyordu. Fuar dekorasyon sektörü en önemli girdisi olan bir tabaka suntalam malzemeyi Mart 2020 de 170 TL ye alırken, 1,5 yıl sonra Eylül 2021 de 750 TL ye alabiliyordu. 1 gr altın 1 tabaka suntalama eşdeğerdi. Bu durum stant fiyatlarını uçurmuş, ne katılımcıya ne stant dekoratörüne yaramayan biçimde bütçeler 3-4 katına çıkmıştı. Katılım ücreti, stant ücreti, konaklama vs derken bir fuara katılmak milyonlarca lira maliyeti bulabiliyordu. Peki bu 1,5 yıl süren fuar açlığı ve tüketim çılgınlığı bitince bu maliyetlerle fuarlara katılmak bu kadar ilgi çekici olabilecek miydi ?  

 

Fuarcılık sektöründe farklılaşan şeyler bundan ibaret değildi. İstanbul da en çok fuarın yapıldığı fuar merkezinde CNR Holding dönemi sona ermiş, mal sahibi olan IDTM yönetimi yeni dönemde tüm salonları kendisi işletmeye başlamıştı. CNR Expo artık tamamen IFM İstanbul Fuar Merkezi olmuştu. Bu duruma en çok küçük fuar organizatörleri sevinmişti. CNR Holding aynı zamanda kendi bünyesinde fuarlar düzenleyen bir işletmeci olduğundan, küçük fuar organizatörleri fuar düzenlerken, çoğunlukla rekabete dayalı sorunlar yaşamaktaydı. Hiç değilse yeni adıyla IFM olan bu alanda fuar organize etmeyen ve sadece işletmecilik yapan bir yönetimle daha kolay anlaşabilirlerdi. Fakat fuar alanına pandemi döneminde hatırı sayılır para harcayan ve ciddi yatırımlar yapan yeni yönetim, bir yandan eşit rekabet ortamı sunarken diğer yandan can yakıcı şartlarla organizatörlerin karşısına çıkmıştı. Organizatörlerin sevincini kursağında bırakacak cinsten olan bu şartlar daha çok ekonomik açıdan zorlayan unsurlar içeriyordu. Bilhassa fuar alanındaki hemen her türlü teknik hizmetin yüksek ücretlerle yönetimden satın alınmasını öngören sözleşmeler sıkıntı vericiydi. IFM ye sorsan onlarda haklıydı. Yapılan yatırımların bir şekilde maddi karşılığı olmalıydı. “Kendi bünyemiz dışındaki alt yapı sağlayıcılarının fuar alnına zarar vermesi riskini almak istemiyoruz” diyorlardı.

 

Tüyap ta da mutluluk hakim görünüyordu. Sabrın sonu selamet durumu söz konusuydu. Mobilya fuarı için yeni yönetimden IFM yi de kiralayarak kendi alanı ile birlikte “iki alan bir fuar” stratejisi ile Türkiye’ nin en büyük fuarını yapmış olmaları pandemi sonrası dönem için umut verici bir işaretti. CNR Holding ise çarpışa çarpışa teslim etmek zorunda kaldığı fuar alanından olmuştu ama asli işi olan fuar organizasyonlarından da vazgeçecek değildi. Farklı illerde farklı fuar alanlarında ve yurtdışında olmak üzere fuar organizasyonlarını moral bozmadan yapmaya devam ediyordu. Fuar alanını kaybetmenin doğal sonucu olarak bazı büyük fuarları elinden kaçırsa da değişik sektörlerde fırsat kovalamaya ve netice almaya devam ediyordu.

 

 

Derken Ağustos 2022 ye gelinmişti. 1 yıllık bir dönem geride kalmış fuarcılık sektörü aynı işleri bambaşka şartlarla yapmaya ve eski gücünü kazanma çabasına devam ediyordu. Vaka sayılarının önemsendiği günler geride kalmıştı. Travmatik bir kaygı durumu hep var olsa da giderek azalmaktaydı. Pandemi döneminden bazı hatıralar kalmıştı. Kurulan Whatsapp gruplarında sektör temsilcileri birbirlerini hiç olmadığı kadar tanıma fırsatı bulmuştu. Covid hastalığı, sektöre işini kaybetme korkusu yaşatmıştı. Hastalığın artık hiç geçmeyeceği, geçse bile sanal fuarların konvansiyel fuarların yerini alacağı gibi konular ciddi ciddi konuşuluyordu. Fuar dernekleri toplanıp resmi makamlara gidiyorlar, “Bizi yaşam destek ünitesine alın” diyorlardı. Neyse ki o günler geride kalmıştı. Whatsapp grupları yerinde duruyordu ama özel günleri kutlama mesajları dışında pek bir paylaşım yoktu. Demek ki herkes işinde gücündeydi.

 

 

Neyse ki başka bir fuar sezonu başlangıcı olan Eylül 2022 yaklaşıyordu, hem de “Fuarım iptal edilir mi ?” korkusu olmadan.  

 

Saim Bozdemir   

Saim Bozdemir'in Diğer Yazıları