Eylül ayında yapılacak Contemporary Istanbul’a geçen sene özçekim çılgınlığı damga vurmuştu. Ancak sosyal medyanın yol açtığı ‘içerik çöküşü’ ve ‘anlatım eksikliği’ büyük fuarları tehdit eden bir unsura dönüşebilir.
Contemporary Istanbul 12-15 Eylül tarihinde Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı ile İstanbul Kongre Merkezi’nde yapılacak. Bu yıl 14’üncüsü düzenlenen fuar, sanat pazarı ve koleksiyonerler için önemli platformlardan biri; sanatseverler dünya çağdaş sanatının örneklerini izleyebiliyorlar. Geçen seneki fuara Ahmet Güneştekin’in intihal olduğu tartışılan işi ile özçekim çılgınlığı damga vurmuştu. “Görmek”ten çok “görülmek” amacını taşıyanlar için benzersiz fırsatlar sunan CI’ın bu edisyonunda koleksiyonerler de son dönemde satın aldıkları yapıtları “Recent Acquisitions I / Collectors’ Stories” başlığı altında sergileyecekler. Biz yine de Türkçe konuşmaya gerek duyulmayan fuarın bu sergisini “Son Satın Alımlar/ Koleksiyoner Öyküleri” olarak çevirelim. Küratörlüğünü Hasan Bülent Kahraman’ın üstlendiğini de yazmaya gerek kalmadan anlamış olmalısınız.
‘ENDİŞE UYANDIRMADI DA DEĞİL’
Contemporary Istanbul’un sanat direktörlüğünü bu yıl Fransız bağımsız küratör ve sergi düzenleyicisi Anissa Touati üstlenmiş, daha doğrusu bu görev ona verilmiş. Touati “Yeni stratejik ortaklıkların inşası, yerel ve uluslararası kuruluşlarla ilişkilerin güçlendirilmesi için CI ekibiyle birlikte çalışmayı dört gözle beklediğini” söylemiş ki, bu “stratejik ortaklıklar”dan ülke olarak neler çektiğimizi düşününce biraz endişe uyandırmadı da değil... Üstüne üstlük, “Akdenizlilik kavramı üzerinde düşünecek, geçmişten günümüze kadar Akdeniz havzasının bütünleşik doğasını keşfe çıkacağız” demiş. Bu keşfe çıkarken, mesela Kıbrıs’ta doğalgaz arama çalışmalarımıza karşı durarak, Türkiye’yi Doğu Akdeniz’deki enerji denkleminden dışlarken de “bütünleşik doğadan” bahsedilebilecek mi?
SON ON YILDA BÜYÜK ARTIŞ GÖSTERDİ
Her neyse, bu sanatın meselesi değildir herhalde!.. Biz yine sanat fuarına dönelim; 20 ülkeden 80’den fazla galerinin katıldığı CI, dünyadaki en önemli sanat fuarlarından biri değil ama en azından 75 bin sanatseverin ajandasında yer alıyor. Dünyada sanat fuarlarının sayısı son on yılda büyük artış gösterdi, 2005’ten 2015’e kadar 70’den 220’lere ulaştı. Ve en büyüklerinde 250’den fazla galeri, 5 binden fazla sanatçı bir araya gelebiliyor. Fuarların birincil hedef kitlesi koleksiyorler; galeriler bu kişilerle yüz yüze ilişki kurmak ve sanatçılarına değer kazandırmak zorunda. Ancak sosyal medyanın yol açtığı “bağlam çöküşü” ve “anlatım eksikliği” büyük fuarları tehdit eder hale geliyor. “Bağlam çöküşü” yeni medyanın insan etkileşimi üzerindeki etkilerini araştıran, Kansas Eyalet Üniversitesi’nde Kültürel Antropoloji profesörü Michael Wesch’in 2008’de bahsettiği bir fenomen. Birçok sektör, sosyal medyadaki sınırsız izleyici kitlesine karşı gerçek yüz yüze ilişki temelli etkileşimin sınırlarını ele almaya başladı ve sanat fuarları da bunun dışında değil.
GALERİLER KAYBOLUYOR
Oysa sanat galerileri çağdaş sanat ortamındaki içeriklerin oluşmasında kilit rol oynuyordu. Bir sanatçının kariyerinin oluşmasında galerilerin büyük rolü vardı. Şimdi koleksiyonerler büyük bir fuarda tanınmamış pek çok sanatçıyla karşılaştıklarında değerlendirme yapmakta zorlanıyorlar. Bir fuarda 100’den fazla galeri varsa hepsini etraflıca gezip değerlendirmek kolay değil. Fuarlarda galeriler, sanatçılarını tanıtmak yerine sadece satış yapmaya odaklanıyorlar. Son zamanlarda karma standların solo sanatçı standlarından daha fazla olmasının sebebi de bu olmalı. New York’taki alternatif fuar Independent’ın kurucusu Elizabeth Dee, “Bu bağlam çöküşünün sonunda çok önemli bir şeyi kaybediyoruz: Otantik sanat deneyimi ve sanatçıları desteklemek. Sanat fuarları bu hayatta kalma taktiğini sürdürdükçe galeriler kayboluyor” diyor.Kaynak:Aydınlık
Diğer Haberler